Sezonun
ilk sınavını orta sıra (ve altı) takımlarından Stoke City’e karşı veren
Liverpool –ilk maç olmasına rağmen- hazır bir görüntü ortaya koydu(ya da Stoke
City’nin yetersizliği böyle bir görüntüye yol açtı) diyebiliriz. Rodgers’ın
yüksek miktarda pasa dayalı oyun felsefesi kaldığı yerden devam ediyor. Çok daha farklı bitebilecek maç, Begovic’in
bugünkü performansı nedeniyle sadece tek farkla sona erdi. Liverpool’un ikinci
bitirdiği 2008/2009 sezonundan sonraki dört sezonda açılış maçlarını
kazanamamış olması gerçeği, bu maçın 88. dakikasındaki penaltıyla kendini
hatırlatsa da, Mignolet gole izin vermeyerek üç puanın Anfield’da kalmasını
sağladı. Liverpool 11’inin sezonun açılış maçında sergilediği performanstan
aklımda kalanlar şöyle:
Mignolet: Maçın başında yaptığı iki
hata (birincisi; gelen ortada boşa çıkması, diğeri geri pası ayağında fazla
tutması nedeniyle topu uzaklaştırırken rakibine çarptırması) “acaba Reina’yı
aratacak mı” sorularını akla getirirken, maçın genelinde Stoke City’nin pasif
oyunundan dolayı fazla zorlanmadı. Fakat 88’deki penaltı vuruşunda ve
sonrasında hemen reaksiyon gösterip ayağa kalkarak yaptığı kurtarış Liverpool’un
elindeki 3 puanın 2’sini kaybetmesini önledi. Anfield’da iyi bir başlangıç
yaptığını söylemek yanlış olmaz.
Jose Enrique: Maç boyunca neredeyse kendi
yarı sahasından çok rakip yarı alanda bulunan Enrique, hücumda etkili pozisyonlara girerken
defansif görevlerini yapmayı da unutmadı.
Maçın en iyilerindendi.
Agger: Tüm maçta Toure’yle uyumlu bir görüntü sergilese de son
dakikalarda yaptığı hatayla Liverpool’un 2 puanına mal oluyordu. Mignolet’e
teşekkür etmeli.
Toure: Anfield’a Liverpool formasıyla
ilk kez ayak basmasına rağmen oldukça iyi bir ilk maç çıkardı. Stoke City’nin de katkısıyla Agger’le birlikte
maçı çok önde oynadılar. Hava toplarındaki üstünlüğü, savunmada ve korner
organizasyonlarında Liverpool’a önemli katkılar sağlayacak.
Glen Johnson: Diğer bek Jose
Enrique’yle birlikte hücumda sıkça yer aldılar. İlk yarıdaki Liverpool
ataklarının genellikle sağ kanattan gerçekleşmesinde fazlaca rol aldı. Savunmada
önemli bir hata yapmaması ve kademelere zamanında girmesi iyi bir maç
çıkardığını destekleyici örneklerden.
Gerrard: Bandiera için klasik bir gün.
Takımın sıkıştığı zamanlarda oyunu açan pasları ve oyunun yönünü aniden
değiştirmesi Liverpool’un bugünkü rahat görüntüsünü ortaya çıkaran faktörlerdendi.
Lucas Leiva: Çok ön planda olmasa da
defansif anlamda yaptığı işleri göz ardı edersek ona büyük haksızlık yapmış
oluruz. Savunmasının hemen önünde yaptığı presler zaten az sayıdaki Stoke City
atağını etkisiz kılarken,Gerard’la olan
uyumu Liverpool orta sahasının maç boyunca rakibine üstünlük sağlamasının temel
nedeniydi. Gerrard-Lucas ikilisinin uyumu ve devamlılığı Liverpool’un sezon
sonunda puan tablosundaki konumunu belirleyecek belki de en önemli etken.
Henderson: Daha çok orta üçlünün
sağında yer alan Henderson’ın bu maçı gol atamadan tamamlamasındaki tek neden, son vuruşları çok
kötü kullanmasıydı. Hücumda pozisyonlar bulmasına rağmen maç boyunca çok ön
plana çıkamadı.
Iago Aspas: Bu sezon Premier Lige La
Liga’dan gelen çok sayıdaki oyuncudan biri olan Aspas maçın öne çıkan
futbolcularından biriydi. Zaman zaman ikincil forvet zaman zamansa FM tabiriyle
‘deep lying forward’ görevi üstlenen Aspas, topsuz alandaki oyunuyla ve takımın
hücum yükünü Coutinho’yla birlikte sırtlamasıyla iyi bir görüntü sergiledi.
Coutinho: Maçın en dikkat çeken
oyuncusu demek çok da yanlış sayılmaz. Maçın genelinde ileri üçlünün solunda yer
alan Coutinho, çok iyi bir oyun görüşü sayesinde Liverpool ataklarında bitirici
pasları yaratan isimdi. Ceza sahası içine yapılan koşuları görmekte ve koşuyu
yapanları topla buluşturmakta çok az problem yaşayan 21 yaşındaki oyuncu, bu
maçtaki görüntüsüyle Liverpool adına sezonun en önemli oyuncularından biri
olabileceğinin sinyallerini verdi.
Sturridge: Geçen sezonun ikinci yarısında oldukça iyi bir görüntü sergileyen Sturridge, bu maçta Liverpool’un en uçta bulunan ismiydi. 13/14 sezonunda Premier Lig’in gol perdesini açan futbolcunun topla birlikte oldukça süratli olması ve bilek hakimiyeti, onu ceza sahası içinde çok tehlikeli bir oyuncuya dönüştürüyor.Sakatlıktan henüz dönmesine ve Suarez’in sahada olmamasına rağmen iyi işlerine kaldığı yerden devam etti.
0 yorum:
Speak up your mind
Tell us what you're thinking... !