Bir kulübün, hatta bir ülkenin unutulmaz futbolcuları arasına nasıl girilir? Takımı adına en fazla gol ve asistler yaparak mı? Kulübünde onlarca kupa kaldırıp, Dünya Kupası'nı alınmasını sağlayan milli takımın kilit oyuncularından birisi olarak mı? Yoksa gol atması önemli değil; takımına bağlı olsun, yüreğiyle oynasın, sonuna kadar savaşsın diyenlerden misiniz? Neyse ki bunlardan birini seçmenize gerek yok. Çünkü bunların hepsini yapan birisi var. Alessandro Del Piero!
9 Kasım 1974'te İtalya'nın Veneto bölgesinde yaşayan dar geçimli bir ailenin 2 erkek çocuğundan küçük olanıydı Alex. Babası bir işe tutunamayıp, sürekli iş arıyordu ufakken. Annesi de hizmetçilik yapıp eve katkıda bulunuyordu. Babasının işleri yüzünden ordan oraya taşınıyorlardı sürekli. Bu taşınma olayı öyle canından bezdirmişti ki Del Piero'nun; abisiyle bahçede oynadığı futboldan ve futbolcu olma hayalinden uzaklaşıp, dünyayı gezen bir kamyoncu olmak istiyorum demişti arkadaşlarına..
Fakat Del Piero'nun kaderi böyle çizilmemişti.13 yaşında Padova alt yapısına girdi. 17 yaşında Padova ile ilk sözleşmesini imzaladı. Aslında futbola, biraz da annesinin zoruyla kaleci olarak başlamış, bir zamanlar Sampdoria forması giyen abisi Stefano'nun baskılarıyla orta sahaya geçmişti. 2 senelik Serie B macerasından sonra 19'luk toy bir genç olan Del Piero, ülkenin en büyük kulüplerinden olan Juventus'un scoutlarının kancasında olacak, imzayı atacak ve kendisinin tahmin bile edemediği o formayla nice başarılara imza atacaktı...
1993-1994 sezonu başladığında Juventus formasını giymeye başlayan Del Piero, ilk golünü de ilk maçında atanlardandı. Sonradan oyuna girip Reggina ağlarını havalandıran Del Piero'yu hem taraftar, hem de teknik ekip çok beğenmişti. Bir sonraki zorlu Parma maçında ise ilk 11 başlayıp hat-trick yapmıştı. Bu performansı Milli Takım hocalarının da gözüne giriyor, İtalya Ümit Milli Takımı'nın yolunu tutuyordu. Sonra ki sezon Juventus'un 8 senelik kısır dönemine son verip, şampiyonluğun en önemli isimlerinden oldu. Bu performansını bir sonraki sezona da taşımış; öyle ki dönemin en iyi futbolcularından olan Roberto Baggio'yu bile kesip ilk 11'de kendisine yer açmıştı. Lippi önderliğinde müthiş bir sezona daha girmiş; sezon sonunda Roberto Baggio ezeli rakip Milan yolununu tutarken, Del Piero'nun ellerinde Şampiyonlar Ligi Kupası kalkıyordu.
10 numaralı formasıyla Del Piero, Juventus'la bütünleşmişti adeta. Juventus denilince akla ilk gelen isim Del Piero'ydu. Bu da başarılarını getirdi ve getirecekti de. Frikikleri ve sağ ayak içi plase vuruşlarıyla rakiplerinin korkulu rüyalarından birisi oldu. Fakat işleri hep yolunda gitmedi Alex'in. Capello ve Lippi döneminde yedek bırakıldı, sakatlandı, iyileşti, gollerini attı ama yine yedek kaldı. Yedek beklemeyi bilmeyen futbolcu büyük futbolcu olamaz demişti arkadaşı Zidane ama o sahaya çıkıp, en iyi yaptğı işi yapıp, Delle Alpi'yi ayağa kaldırmak istiyordu. 2005-2006 sezonu tekrar hayata dönen Del Piero, sezonu 20 golle tamamlayıp, İtalya Milli Takım forması altında 2000 Avrupa Şampiyonası'nda elendikleri Fransa'yı penaltılarda takım arkadaşı Trezeguet'nin kaçırmasıyla 1-1(5-3) yenerek Dünya Kupası'na ulaştılar.
Dünya Kupası'nı almasıyla beraber zafer şarkıları söyleyen İtalya ve Del Piero, ligin başlamasıyla tekrar kulübeye çekilmişti. Capello'nun iyi bir alternatif dediği, hatta aralarında sürtüşme yaşandığı İtalyan medyasınca günlerce dillendirilse de Del Piero bunların hiçbirisine kulak asmıyordu. Sezon sonu Capello için ayrılık vakti gelmişti. "O gitmeseydi takımdan ayrılabilirdim" açıklamasıyla bir nebze Juventusluları korkutan Del Piero'nun başından kötü işler hiç eksik olmayacaktı. 14 Temmuz 2006'da İtalyan futbolunu sarsan şike olaylarıyla Juventus küme düşürüldü. Hani derler ya "Batan Geminin Malları".. Aynen o şekilde Juventus'un yıldızları bir bir takımdan ayrılıyor, diğer kulüplerle; hatta ezeli rakiplere bile gidiyorlardı. Thuram ve Zambrotta Barcelona'nın yolunu tutarken, Fabio Cannavaro ve Emerson'da Real Madrid'e gidiyorlardı. Adrian Mutu'da aynı dönemde Fiorentina'ya giderken, Patrick Vieira ve Zlatan İbrahimoviç'te Juve'nin şampiyonluğunu alan İnter'e gidiyorlardı. Juventus'un iskelet kadrosunu oluşturan bu isimlere nazaran takımından ayrılmayan, deyim yerindeyse 'Gemisini Terketmeyen Kaptan' Del Piero ve onun tayfası Buffon, Birindelli, Tacchinardi, Igor Tudor, Trezeguet, Camoranesi ve Nedved, rakiplerinden tonlarca teklif yağdığı halde Juventus'u bırakmadılar. Hatta bu kadronun o dönem yaptığı açıklamalar da efsane niteliği taşımaktadır. O dönem Vieira ve İbrahimoviç takımdan ayrıldıklarında Pavel Nedved'in yaptığı açıklama: "Bir takım küme düşerse futbolcular gider, geriye sadece adamlar kalır." Milan'ın Trezeguet'e resmi teklif yapmasının ardından Trezeguet'in yaptığı açıklama ise şöyleydi: "Bu sürede beni ben yapan Juventus'a bağlılığımı farkettim. Eğer gidersem takımıma ve arkadaşlarıma sırt çevirmiş olurum."
Il Capitano Del Piero ve arkadaşları Serie B'den -17 puanla başladıkları sezonu şampiyon olarak tamamlamış, Serie A'ya çıkmışlardı. O sezonu Del Piero 21 golle gol kralı olarak bitiriyordu. Bir sonraki sezon Serie A'da da yine 21 golle gol krallığı yaşadı. Fakat Del Piero yine sakatlıklarla boğuşuyordu. Bu sefer ayak bileklerinden şikayetçi olan Alex, ayakta çok fazla kalamıyor, genelde ikinci yarının sonlarına doğru oyuna giriyordu. Bu performans düşüklüğü Juventus'u da etkilemiş, şampiyonluk yaşayamamıştır. 2011 yılına geldiğimizde Del Piero'nun sözleşmesininde sonuna gelinmişti. 37'lik Del Piero, herşeye rağmen sözleşmesini 1 sene daha uzatmış, Serie A'ya çıktıklarından itibaren ilk kez şampiyonluğa ulaşmıştır. Bu şampiyonluğa Juventus taraftarları ne kadar sevinse de bir o kadar üzülmesinin sebebi Del Piero'nun gitmesi olacaktı...
"Kişiler gider, Juventus baki kalır..."
Juventus taraftarı Del Piero'nun takımda sürekli olması gerektiğini söylüyor, en azından 1 sene daha oynamasını istiyorlardı. Fakat yönetim buna yanaşmadı. Del Piero ile Juventus'un yolları ayrıldı. Ayrılıktan dolayı kalbi buruk kalsa da her sorulduğunda Juventus'a minnet duyduğunu, kendisinin Juventus'a ait olduğunu söyledi gazetecilere. Juventus'a öyle bağlıydı ki, kontratı bittiğinde Liverpool'dan transfer teklifi geldiğinde Heysel Faciası'nda hayatlarını kaybedenlere ithafen transfer teklifini reddetmişti. FC Sydney ile transfer aşamasında transferin gidişatını sorduklarında gazetecilere: "Bu transfer işlerinden pek fazla anlamıyorum galiba. İlk transferimin üzerinden epey zaman geçti, bu da ikincisi" demişti gülerek. Geride kalan 19 yılın anısına kulübe ve taraftarlara yazdığı mektupta: "Sizlerle güldüm, sizlerle ağladım. Ama en önemlisi benim için bir rüyayı gerçeğe dönüştürdünüz. Her zaman sizlerleyim. Kişiler gider, Juventus baki kalır. Kar altında; buz, yağmur ve güneş altında bizi destekleyen herkese teşekkür ediyorum. Benden sonra gelecekler, Juventus'u daha ileriye taşımaya devam edeceklerdir" Del Piero mektubunu "Arrividerci"(elveda) diyerek bitirdi.
Del Piero'nun bu mektubundan sonra Juventus yönetimi 10 numaralı formayı müzeye kaldırmak istediklerini söylediler. Fakat Del Piero bu hareketi doğru bulmayıp karşı çıktı. Hatta en yakın arkadaşlarından Pirlo'da bu karara destek verip: "Alex'e tamamen katılıyorum. 10 numaralı forma asla emekliye ayrılmamalı. Alt yapıdan yetişen gençler o forma hayaliyle büyümeli" demişti.
Dünden bugüne Del Piero...
Alessandro Del Piero, Juventus'a veda ettiğinde geriye bu başarılarla hatırlanacaktı:
- 8 Serie A Şampiyonluğu (İkisi şike nedeniyle İnter'e verildi)
- 4 İtalya Süper Kupası
- 1 İtalya Kupası
- 1 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu
- 1 Avrupa Süper Kupası
- 1 Kıtalararası Kupası
- 1 Dünya Kupası
- U-21 Avrupa'da Yılın Futbolcusu
- 1996 Kıtalararası Kupa Finali En İyi MVP Ödülü
- 1997 UEFA Şampiyonlar Ligi Gol Krallığı
- 1998 UEFA Şampiyonlar Ligi Gol Krallığı
- 1998 En başarılı oyuncusu
- En Popüler İtalyan Futbolcu Ödülü
- 2000 En İyi Saç, Sakal ve Favori Ödülü
- 2002 Avrupa Yılın Futbolcusu
- UEFA Şampiyonlar Ligi 10. Yıl Ödülleri En İyi Forvet Oyuncusu
- 2006 Juventus ile tüm zamanların en golcü futbolcusu
- 2007 Altın Ayak
- 2007 Serie B Gol Krallığı
- 2008 Serie A Gol Krallığı
- 2008 Juventus tarihinin en sagıdeğer futbolcusu
- Ayrıca Del Piero'ya Pinturicchio lakabının verilmesi: Bilindiği üzere 17. yy.'ın en önemli ressamlarından olan İtalyan Pinturicchio, sanatını tuvale çok iyi yansıtmasını; Del Piero'nun da futbol sanatını sahaya çok iyi yansıttığından dolayı o estetiği ressama benzetilmiş ve il Pinturicchio lakabını almıştır.
0 yorum:
Speak up your mind
Tell us what you're thinking... !