Çoğu taraftarın üstüne titrediği isimler olur altyapıdan yetişen oyuncular. Aydın Yılmaz da Galatasaraylılar için öyle olmuştu nitekim. Efsanevi 87-88 jenerasyonunun parlayan isimlerindendi Aydın. Sürati ve top tekniğiydi onu özel kılan. Takvimler 2006 yılının Ocak ayının 22'sini gösterdiğinde zorlu Konya deplasmanında şampiyonluk yarışının kopmasını engelleyen 84. dakikada oyuna giren Aydın'dan başkası değildi. Son dakikada attığı golle takımına 3 puanı getiren Aydın tüm gözleri bu golle üzerine çeviriyordu. Sezonun kalanında da bazı maçlarda iyi performans gösteren ve şampiyonluğa etki eden Aydın ertesi sene Arda'nın çıkışı ve kendini yeterince geliştirememesi sebebiyle fazla forma şansı bulamadı. Manisa'da yalnız kalışı ve sakatlıkları da büyük etken. İBB'de oynadığı sezon sakatlıktan kurtulduktan sonra son haftalarda göz alıcı bir performans sergiledi. Abdullah Avcı kendisini bir sezon daha tutmak için ısrar etti ancak Adnan Polat sabretmeyip onu yollamadı ve Skibbe dönemi Kewell, Arda gibi isimlerin gölgesinde kalmaya mahkum etti. Tüm bunlara rağmen ertesi sezon Frank Rijkaard'ın elinde yeniden şahlanıyordu. UEFA kupası ön eleme maçlarında ve ligin ilk haftalarında şans buldukça fark yaratıyordu. Ta ki zaman zaman futboldan en iyi ben anlarım moduna giren Adnan Polat tarafından medyanın önüne atılana kadar. Eskişehir deplasmanına kafileyle birlikte gidildiğinde de Hagi zamanı Ankaragücü maçı dönüşünde de günah keçisi olarak hep Aydın'ı bellemişti. Mental anlamda pek güçlü olmayan, duygusal bir yapısı olan Aydın açısından olaya bakarsak onun için ne kadar moral bozucu bir durum olduğunu anlamamız güç olmayacaktır.
Sık sakatlanması da onun gelişimindeki bir diğer engel. Vücudu sakatlıklara çok müsait ama sakatlıklardan korunmak için yeterince çalışmamış olması gerçeğini de görmeliyiz. Bilhassa geçtiğimiz sezon Süper Lig'in son haftalarında tam level atlarken Trabzonspor maçı öncesi yine sakatlanınca biraz daha duraksadı. Burada altyapılarda yetişen oyuncuların kendilerini A Takım için yeterince hazırlayamadığını görüyoruz. 18-19 yaşında A Takıma alıp son dakikalarda sihirbazlık yapılması bekleniyor hepsinden ancak bu her futbolcu için mümkün olmuyor. Aydın zamanında o sihirbazlığı yaptı ama sonraları çok şans verildiği sanılan fakat en formda olduğu dönemde dahi 3-4 maç üst üste 11 çıkmışlığı olmayan bir oyuncu.
Aldığı ücret 200-300 bin Euro civarı bir meblağ iken yerine gidip Yiğit Gökoğlan gibi anadolu kulüplerinde bile vasatı aşamamış adamlara bir çırpıda 2.5-3 milyon Euro verebiliyoruz. Furkan Özçal gibi bu seviyeler için yetersiz bir futbolcuya yıllık 700 bin euro ödeyebiliyoruz. Yedek kaldığında yeniçerilik yapan, takım gol attığında kılını dahi kıpırdatmayan, surat asan, trip atan futbolculara kucak açarken 18'e almasan dahi ses etmeyen Aydın'ın takımda oluşu batıyor niyeyse. Galatasaray'ı yıllardır özümsemiş, Florya'da büyümüş, yeri gelince takım arkadaşlarını ilk sahiplenen Aydın'ı sevemiyoruz bir türlü. Gittikten sonra mevkisine yapılan takviyeyi ve maliyet/performans gelişimini özellikle takip edeceğim şahsen. Takımın her mevkisinde aynı kalibrede oyuncuların birbirini yedeklemesi beklenemez. Aydın da kanat için bana göre şu seviyelerde yeterli bir alternatif.
Kendisini izlemekten zevk alan biri olarak kariyerinin kalanında umarım daha istikrarlı ve daha istekli olur bizler de deparlarını daha çok izleyebiliriz.
0 yorum:
Speak up your mind
Tell us what you're thinking... !